Türkiye’de koronavirüs salgını, yılın son ayında da etkisini arttırarak devam ediyor. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden itibaren gerçekleştirilen kısıtlama ve uygulamalarla bulaşımın azalması için mücadele edilen koronavirüs salgını ile ilgili maske, mesafe ve temizlik kurallarının dışında bağışıklılığı güçlendirmek de önemli bir rol oynuyor. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı öğretim üyesi Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir, koronavirüse karşı en etkili korunma yönteminin güçlü bir bağışıklık sisteminden geçtiğini söyleyerek, C vitaminin bu konudaki öneminden bahsetti.
EN ETKİLİ KORUMA BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
COVID-19’un insan vücudunda tahribatlara neden olduğunu belirten, Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için, dengeli beslenme, uyku düzeni ve kişisel hijyenin önemli bir rol oynadığını söyledi. Nilgün Taşdemir, ‘’ Mevsimsel hastalıklar ve COVID-19 hastalığına karşı en etkili korunma mekanizmasının bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması için yeterli ve dengeli beslenmeli, dinlenmeli, uyumalı, kişisel hijyenimize dikkat etmeli ve stresten uzak durup pozitif düşünmeliyiz. Bağışıklık sistemimiz için probiyotik ve prebiyotikler çok önemlidir. Pırasa, enginar, kereviz, soğan, sarımsak vb. gıdalar prebiyotik içeren besinlerdir. Bağışıklık sistemimizin kilit taşlarından biri D vitaminidir. Güneşli bir havada en az 15-20 dakika güneşlenerek D vitamini ihtiyacımızı karşılarız. D vitamini eksikliğinde bağışıklık sisteminde zayıflık, viral enfeksiyonlarda artış olabilir. Bağışıklık sistemi için günlük C vitamini alınması çok önemlidir. C vitamini vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendiren bir antioksidandır. Roka, marul, maydanoz, kivi, limon, ananas, brokoli, ıspanak vb. gıdalar C vitamini içeren besinlerdir’’ şeklinde konuştu.
COVID-19 VE MEVSİMSEL HASTALIKLAR BİRBİRİYLE KARIŞTIRILMAMALIDIR
Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte, mevsimsel hastalıkların da arttığını belirten Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir, COVID-19 ve mevsimsel hastalıklarda görülen belirtilerin birbirine karıştırılmaması gerektiğini ifade ederken, dikkat edilmesi gereken farklardan bahsetti. Nilgün Ulutaşdemir, ‘’ Grip, Nezle ve COVID-19 birbirine karıştırılan ve aslında belirtileri birbirine çok benzeyen 3 farklı hastalıktır. COVID-19 enfeksiyonun başlangıcı da aynı nezle, grip belirtileri olan kuru öksürük, yüksek ateş, boğaz ağrısı ile başlar. Ama COVID-19’un diğerlerinden farkı çok kısa sürede akciğere iniyor olmasıdır. COVID-19 hızlıca akciğere indiği içinde balgam oluşur ve bazı hastalarda da zatürreye neden olabilir. COVID-19’un en önemli farkı budur. Yani her burnu akan, her yüksek ateşi olan, her öksüren, hapşıran COVID-19 değildir. Alerji aniden başlamaz, belirti ve bulguları uzun sürelidir. Toplumun yaklaşık dörtte birinde alerjik nezle görülmekte ve bunların önemli bir kısmında burun akar ve polen alerjisi mevcuttur. Mevsimsel üst solunum yolu rahatsızlıkları ilkbahar ve sonbaharda daha sık görülür. Burun ve boğazda sorun yaratan bu rahatsızlıkların 90’ı virüs kaynaklıdır. COVID-19 ise üst solunum yolu rahatsızlığı belirtilerine göre daha ağır bir tablodur. COVID-19 belirtileri ile alerjik hastalıklar ve üst solunum yolu rahatsızlıklarıyla da benzerlik gösterir. Koronavirüsün bir enfeksiyon hastalığı olması nedeniyle ateş, kas ve eklem ağrıları görülür. COVID-19 ve alerjik hastalıklar sırasında da görülen öksürük birbirine karıştırılmamalıdır. COVID-19’da öksürüğe genellikle ateş ve solunum sıkıntısı eşlik eder. Alerjik hastalıklarda daha çok hapşırık, burun akıntısı, gözde kaşıntı ve kızarıklık bulguları görülür’’ ifadelerini kullandı.
Comments are closed.
SENDE YORUM YAZ
© 2016 Kelkit Gündem Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.